Küresel Sorun Değil Küresel Son

Gizlem Derin
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişimhaberdiyarbakir.org@gmail.com

İnsanlığın Binlerce Yıldır İçinde Yaşadığı Gezegen Olan Dünya, Yalnızca Üzerinde Yaşanılan Veya Devletler Kurulan Toprak Parçasından İbaret Değildir. Dünya tüm yeryüzü ve gökyüzü kaynakları ile bir bütün ve uyum içerisindedir. İlk insanın doğuşundan bugüne uzanan yaşam ve varoluş mücadelesi hızla devam etmektedir, bu mücadele boyunca doğadaki tüm kaynaklar insanlığın hizmetine sunulmuştur.  İnsanlığın neslini devam ettiren etkiye sahip olan kaynaklar oldukça zengin ve çeşitlilik göstermektedir. Temel besin kaynaklarımızı oluşturan doğal kaynaklar, insanların doğa ile mücadele etmeye başlamasıyla sayı ve miktar olarak hızla bir azalmaktadır. Geçmişten bugüne değin birçok kaynak ya yok olmuş ya da sayılarında büyük bir azalma görülmüştür.  Kaynakların yanı sıra ekosistemi oluşturan birçok canlı (hayvan- bitki)nesli yok olmuş veya nesillerini devam ettirmekte zorluk yaşamaktadır.

Yapılan bir araştırmaya göre; “son 250 yıl içerisinde 600’e yakın bitki türü yok olmuş.”  Yok, olan canlılar elbette bitkilerden ibaret değil hayvanlar âleminde de durum hiç de iç açıcı değil, yer altındaki su kaynakları da her geçen gün hızla azalan ve çabucak kirletilen bir diğer hayati fonksiyondur.  Globalleşen dünyanın beraberin de getirdiği sorunların sayısı epeyce fazladır. Yok, olan veya olmaya yüz tutmuş bitkiler, hayvanlar bu sorunlardan sadece bir kaçıdır. Gelişen ve küçülen dünyanın bize bir diğer getirisi de hızla artan tüketim unsurudur. Bu unsur her şeyi olduğu gibi doğal kaynaklarımızı da hızla tüketmemize neden olan olumsuzluktur. Üretim faktörleri arasında gösterilen fabrikalar aslında dünya ve insanlık için büyük bir tüketim riski taşımaktadır. Fabrikaların tüketmiş olduğu şeyler ne yazık ki beşer olan ve telafisi mümkün olan şeyler değil, bundan çok daha büyük olan ve geri dönüşü olmayan doğal güzelliklerdir. Çevreye ve doğaya saldıkları atıklar ve karbon salımı gerek yeryüzünde gerek de gökyüzünde dönüşü olmayan kırılmalara neden olmaktadır.  Gökyüzüne salınan karbonlar atmosferi olumsuz etkileyerek dünyada yaşama oranını kısaltırken yaşanılan süreyi de sağlıksız bir hale getirmektedir. Her geçen gün artan karbon salımları günümüzde telafisi olmayan kayıplara neden olurken, doğanın, mevsimlerin ve diğer birçok unsurun da kimyasında değişimlere neden olmaktadır. Mevsim sıcaklarının veya soğuklarının doruk noktalara geldiğini göz önüne alırsak gelinen noktanın vahameti görülecektir. Gelmesi gereken bahar veya kış aylarının daha erken ya da daha geç gelmesi ise bu olumsuzluğu destekler niteliktedir. Daha önce hiç yağış almamış çöllere yağmur yağması veya buz kütleleri ile kaplı olan kutuplardaki buz parçalarının giderek küçülmesi ise bu durumun içler acısı bir son hazırlayacağını açıkça göstermektedir.

Çevreye pervasızca atılan atıklar ise yeraltı kaynaklarını yani yaşam kaynağımız olan suları hızla tüketmektedir. Dünyamızın büyük bir kısmı sulardan oluşmuş olsa da “Dünyadaki suların ancak % 2.5`i ise nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0,3'ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.”  Kullanılabilen su miktarının bu denli az olmasını göz önüne alırsak sahip olmamız gereken bilincin ve duyarlılığın önemini daha iyi idrak etmemiz gerekir. Hızla artan dünya nüfusuna rağmen doğal kaynakların büyük bir süratle yok edilmesi insanlığın sahip olması gereken bilinç ve sorumluluktan ne denli uzak olduğunu göstermektedir.

İnsanları yöneten güçlerin yıllarca bu duruma sessiz kalması ise günümüzde birçok soruna sebep olmuş ve olmaya da devam etmektedir. İnsan sağlığını olumsuz etkileyen birçok hastalığın sebebi de küresel ısınma ve beraberinde gelen iklim değişikliğidir.  Küresel ısınmaya bağlı olarak yaz mevsiminin uzaması “(sıcaklık stresi, cilt kanseri, gıda zehirlenmeleri ve sıtma gibi egzotik hastalıklara)” gibi hatalıklara neden olmaktadır. Hastalıkların meydana gelmesi yeni hastalıkları ve salgınları da beraberinde getirerek dönüşü olmayan ölümlere veya sakatlıklara sebebiyet vermektedir. Bu durum insan ırkının varlığını, sağlığını tehdit eden büyük bir silaha dönüşmektedir. Kalıcı ve ivedi bir önlem alınmadığı taktirde dünyayı tehdit eden bu küresel ısınma, sorun küresel bir “SON” haline gelecektir. Yaşayabileceğimiz yaşanılası bir gezegen için bireylerin değil tüm kitlelerin dayanışma içinde tedbirler alması gereklidir.

Kaynakça: Doğan-Doğan-Tüzer, Küresel Isınma ve İklim Değişikliği: Bilimsel Uzlaşmadan Politik Ayrışmaya. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:19 Sayı:39 Güz:2020/3 s.1453-1484  Deniz Işıl ALIRAVCI, Küresel Isınmanın Enfeksiyon Hastalıklara Etkisi. Dergi park https://www.milliyet.com.tr/cocuk/doga/dunyada-nesli-tukenen-ve-tukenmekte-olan-bitki-turlerinin-isimleri-nelerdir-6230131 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Hayatın Kaynağı Su, Gelecek Kuşaklara Temiz Ve Güvenilir Su Kaynakları Bırakmak İnsanlığın Ortak Görevidir!