Seren Sesigüzel
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişimhaberdiyarbakir.org@gmail.com
Yerkürede ilk insan olarak bilinen Hz. Adem ve sonrasında Hz. Âdem'in göğsünün altındaki kemikten yaratılan Hz. Havvâ, ilk zamandan bu zamana dek insan denilen varlığın anne ve babasıdır. Yerküredeki insanların çoğu için genel kanı budur. İnsan; Arapça olan "ins" kökünden türemektedir. İns; "beşer insan topluluğu" olarak tarif edilir, erkek-kadın fark etmeksizin insî/enesî/insân kelimeleriyle tanımlanan varlık (insânoğlu), bunun dışında birçok kategoride tanımlanmıştır. Bu tanımlamalardan bazıları şu şekildedir: Biyoloji insanı, "homo sapiens" (homo; insan, sapiens; düşünen) "düşünen insan" olarak tanımlar. Filozoflar da insanı felsefi kaideler çerçevesinde tanımlamıştır. Birkaç filozofun tanımı şu şekildedir: "İnsan, sorgulayan hayvandır." (Sokrates) "İnsan, toplumsal bir hayvandır." (Platon) "İnsan, düşünen hayvandır." (Aristo)
Filozofların yanı sıra semavi dinlere ait olan kutsal kitaplarda da insandan bahsedilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de insan, "ruh ve bedenden yaratılan en güzel varlık" olarak anlatılır. Eşref-mahlukât yani "yaratılmışların en şereflisi" olarak tüm tanımlamaların en üstünde olan bu tabir ve tarif insan denilen varlığın özünü kaybetmemesine yardımcı olabilmiş midir? İnsan; her şey olabilmiştir, her şekilde tarif edilmiş, en üst perdeye konumlandırılmıştır fakat "insan" insan olamamıştır. Özünü, yani 'insanlık' diye basitçe tariflendirdiğimiz "ruh"unu yitirmiştir. İnsan her yere sığmış fakat özünü (ruhunu) bedenine sığdıramamıştır. Bu yüzdendir ki dünyada çocuklar öldürülüyor, savaşlar bitmiyor, hırsızlar dışarıda geziyor, düşünebilenler içeride yatıyor, cehalet mutluluğun dibini sıyırıyor... İnsan, "insansı" olarak kaldı. Ne tam insan, ne de insan olmayan...
Mükemmel Bir Yazı Olmuş Yazıların Devamını Bekliyorum
Tek Kelime İle Harikasın
Tebrik Ederim Muhteşem Bir Yazı Olmuş.
Kaleminize Sağlık, Eskimeyin, Eksilmeyin