Reklamı Geç
Reklam
Diyarbakır
DOLAR32.4858
EURO34.9381
ALTIN2434.5
BTC/USD62335.12
Reklam Alnı
Haydar Alper Eser

Haydar Alper Eser

Mail: [email protected]

Reklam Alnı

Silvan & Kurtalan Üzerinden Bir Güneydoğu Mengenesi

Silvan & Kurtalan Üzerinden Bir Güneydoğu Mengenesi

Haydar Alper Eser
Haberdiyarbakir.Org
// Columnist
İletişimhaberdiyarbakir.org@msn.com

Efendim merhabalar, nasılsınız, ‘’eliniz, yüzünüz, havanız bıraktığım gibi mi?’’ diyor Ahmed Arif. Bugün biraz uzun olacak. Pazar gününe ‘’Zülfikar’’ videolarının gelme ihtimaline karşı cumartesi paylaştım yazıyı. Gündemi meşgul etmemek gerek, uzun olacak, başlayalım. Bu yazımızda mengene nedir, mengene çeşitleri nelerdir, 5 eksen mengene nedir gibi mengeneler hakkında bilmeniz gereken tüm bilgileri sizlere vermeye çalışacağız. Sözlük anlamı olarak mengene; bir kol yardımıyla sahip olduğu iki çeneyi birbirine yaklaştırabilen, çeneleri arasına konulan nesne üzerinde işlem yapabilmemiz için sıkıştırmaya yarayan alete denir.

Ben bu kelimeyi ilk duyduğumda aklıma çok daha başka şeyler gelmişti. İnsanın içerisinde sıkışabilme ve ‘’konumsuz’’ kalabilme ihtimalini düşünmüştüm. Bölgesel anlamda son zamanlarda sürekli haber aldığım bir konudan sonra bu düşüncemi daha da destekledim. Son bir yılda yalnızca haberdiyarbakir.org haber ajansına ‘’haber değeri için işlenmek istenen’’ can sayısı yetmişten fazla. Yalnızca Kurtalan’da son bir yılda on beş can kendine kıydı! Silvan’da tek haneden aynı anda üç can göçtü karşı kıyıya! İnsanlar ışık açıp kapama eylemleri başlattılar ki birileri artık o ışıkların tamamen sönebileceklerinden haberdar olsun!

5 Ocak tarihli ‘’euronews.’’ sayfasından aldığım bilgiye göre Türkiye’de her gün 9 kişi intihar ediyor. TÜİK verilerine göre (ki sadece örnek vermek için aldım, diksiyon dersi versem daha inandırıcı olurdu!) 2018 yılında 3.161 kişi intihar etmiş. Bu intiharların sebeplerinin araştırılması için sunulan yılsonu raporunda 1.055 kişinin sebebi ‘’bilinmeyen’’ olarak işlenmiş kayıtlara. Yetmez gibi 851 kişi ‘’diğer’’ olarak sunulmuş. Normalde ‘’diğer’’ en düşük oranlarda grafiğin açıklanması gerekmeyen (ayrıntı olarak sunulacak) konularda sunulurdu. Demek insan canı da bu ülkede ayrıntı konulardan biri! Peki, 2019 itibariyle hayatımızda boy gösteren şu illetten sonra nasıl devam etti bu durum? Ya da 2018 sonunda veri açıklama dışında ne önlemler alındı? Ah pandemi ah! Sen herkesin başarısızlığının ve tembelliğinin sebebi değilsin. Sadece suç atıyorlar sana. İşlerine gelen bu! Kendi yeğenleri, kendi kardeşleri sosyal medyadan görece isyan (bizler için bir çeşit yardım çağrısı) etmeden anlamıyorlar gerçekleri!

2018 ile 2020 aralığında bu sayının gittikçe arttığından bahsetmemize gerek yok. %74 gibi bir oranla cinsiyet olarak erkekler intihar ediyor. Haberini en çok aldığımız şehirler ise o tarihe kadar İstanbul ve Antalya olmuştu. Peki, ne oldu? Neden erkekler göçüyor? Neden intihar haritası güneydoğuyu esir almaya başladı? Neden vekillerimize mesaj dahi gönderemiyoruz? Mesleki kimliğini milletin varlığından alan vekiller nasıl olur da millete kapısını kapatabiliyor? Erkeklerin oranının daha fazla olmasının sebebi toplumun oluşturduğu cinsiyet rollerine uygun davranamayışları mı? Sözde ‘’bilinmeyen’’ nedenlerin birçoğu ekonomik olabilir mi? ‘’Ma evine çocığınabağamisagitsınölsınhaa!’’ Aynen, evine ve çocuğuna bakamayınca gidip ölüyor. Birçok yerde insanların ne dediğinin hala önemi var. Birçok yerde kahvehaneler hala şan ve şeref yuvası. Allah dâhil, Ankara hariç!

VOA’dan (amerikaninsesi.com) aldığım bir haberi alıntılamak istiyorum. ‘’Diyarbakır’ın Silvan İlçesi'nde, 3 kardeşin 17 gün arayla intihar etmesi gözleri bu ilçeye çevirdi. Aynı anda intihar eden iki kardeşin ölüm haberleri geldiği gün, yedi çocuk annesi bir kadın evinde tavana asılı halde bulundu.’’ Kanım kuruyor! Yedi çocuklu bir anne! Ortada tek bir araştırma önergesi yok. Bir tane ‘’ileri gelen’’ gidip dememiş ki ‘’Keko; ez famnakim, ev çi ye? Tu kor î!’’

Dünya yıkılmış, ülkenin üzerinden duman çıkıyor, çiftçi biberi soğanı çöpe döküyor, bu gidişle müzisyenlerimizin hepsi rahmetli diye anılacak, sayamayacağım kadar pislik var ortada! Mecliste el inip kalkmamış. ‘’Yavpısikolojileribozıldi daha haa!’’ diyip takdiri her zamanki Allahlarına bırakıyorlar. ‘’Ulan niye bozıldipısikolojilerihaa?’’ psikolojik tahribatın önüne geçmenin tek yolu intiharsa bugün bu ülkede ruh sağlığına dair şeyler neden var? Neden teyzemin yazdığı dizilerden gözünüzü alamıyorsunuz da sahada çalışmak aklınıza (ya da işinize ki bence ikinci yazılan daha makbul) gelmiyor?

Bundan 3 gün önce, 9 Haziran günü gittim Silvan’a. Birkaç insanla görüştüm, gençlik merkezini ziyaret ettim. 2015 sonrasında bayrak bırakılmış ancak girilememiş sokakların şimdiki hallerini gördüm. Esnaf kepenklerinin arkasındaki dükkânların içerisindeki mallar hava alsın diye kepenklere delikler açılmıştı kurşunlarla! Artuklu ihtişamına dair ne varsa belli ediyordu kendini. Bir mengene içerisine alınmış koca bir halk! Utana sıkıla sorulan sorular, yabancı görünce kaçırılan gözler, konuşması için yarası deşilmek zorunda bırakılanlar ve çok daha fazlası birkaç yarım bardak çay anlaşıldı! Sosyal medya üzerinden birkaç sayfa dışında bu konuyu ilana açan yok. Dönüşte bir programa katıldım, ‘’@silvanburda, @silvancity, @kurtalan.ekspres, @kurtalan_burada’’ gibi başlıca sayfalar ile iletişime geçtim. Herkes aynı şeyi istiyor: Hak aşkına, yardım edin!

İşin içinde ihale yok, işin içinde proje yok, işin içerisinde size maddi çıkar getirmesi muhtemel hiçbir şey yok. Çalışma prensipleriniz bunlar olduğu için özellikle yazıyorum ama canımız (mallarınız kadar olmasa da) kıymetli! Yok mu bağlantılı olduğunuz dernekler, vakıflar? Göreve çağırsanıza hastanelerde çalışan, okullarda çalışan meslektaşları! Aile hekimliğine mi dâhil edeceksiniz, çadır kurup destek mi sunacaksınız ne yapacaksanız yapın! Gönüllülük esası ile yapın! Sizlere sebepleri ile ilgili rapor çıkaralım, raporda öneriler sunalım. Ekonomik çıkmazlar dedikten sonra ekmek kapısı açmaya çalışalım insanlara. Günübirlik çalışan halkın ömrü kelebeğe dönmüşken ülkede, çok şey mi istiyorum? Yoksa bu da bir çeşit ütopya mı olarak kalacak elektronik ekranlarda?

İş çıkışı etkinliklerinde ‘’hangimizin daha çok malı var?’’ karşılaştırması yapan insanlar, gelirlerinin bir kısmı ile istihdam yaratabilir diye düşünüyorum. Yıllar yılı altıncı bölge olarak bilinen bu kurak topraklara kim su dökecek? İnandığı şeyler için canını verebilecek bu gözü kara garibanları inandıkları şeyin sözde savunucuları kandırıyor. İnsanların yüzlerindeki tedirgin ifade yıllarca mengene içlerinde kaldıklarının tartışmasız kanıtı değil mi?

Dört kalem grup saydım gelene kadar. Bu da bir insanın iki kol ve iki bacağından tutulup çekiştirilmesi demek oluyor! Güneydoğu dediğimiz üvey evlat bölge, çekiştirildikten sonra aniden bırakılan ve yerden kalkarken üstünü başını silen bir zavallı çocuk misali! Sırtına yediği tekmenin pahalı kundura izleri, yüzünde yediği tokat sonucunda yerleşen dört parmak ki bu dört parmak zaman zaman yüzünde değil de havada da olabiliyor! Bunca ölüme karşı yüzleri öteye çevirmek olsa olsa etle tırnağız kısmındaki ‘’haklı tırnak ifadesi’’ olabilir. Gündeminizi bu saçma konularla meşgul ettiğim için özür diliyorum! Yapacak çok daha önemli işlerinizin olmasına rağmen oturup bunu okuyanlar ise hayatlarından çaldığım dakikaları helal etsinler. Her şey gözler önündeyken, yapılması gerekenler madde madde sıralanıyorken hala bu duruma hayıflananlar, çözüm çemberinin kenarında dolaşıp içinden atlamayanlar için ‘’Vartan’ın Ölümü’’ isimli eserde şöyle bir bölüm geçiyor:

Bak! Gülümsedi bahar, erguvan tomurcuk verdi.Evde, pencerenin altında, çiçeklendi yaşlı yasemin.Boş ver hayalleri!Var olmak yok olmaktan iyi!Baharda hele…Bir başka yazıya kadar akıl sağlımıza mukayyet olalım! Yazıyı okuyan, yardım almak isteyen varsa gerek görüşme gerekse de yönlendirme adına bana ulaşabilirsiniz. Güncel mail adresim [email protected]m  şeklinde. Baskınızı kırmayın, işin peşini bırakmayın. Üçer beşer ölmemek adına üçer beşer direnin! Çünkü eskisi gibi değil hiçbir şey! Eskiden ölümün bir ‘’haber’’ değeri varken şimdilerde Güneydoğu gibi bir yerde ölümünüz dahi haber değeri taşımıyor. Haber denilen şey farklı olanı, şaşırtanı arıyor ve yazık ki öldüğümüze kimseler şaşırmıyor! Selametle!

Yorum Yazın

Reklam Alnı
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar