Reklamı Geç
Reklam
Diyarbakır
DOLAR32.5385
EURO34.9478
ALTIN2431.7
BTC/USD62559.79
Reklam Alnı
Haydar Alper Eser

Haydar Alper Eser

Mail: [email protected]

Reklam Alnı

Ekmek Almaya Gitme Fobisi

Ekmek Almaya Gitme Fobisi

Leçek nedir bilir misiniz? Bilirsiniz tabi. Hani şu bembeyaz örtüler annelerimizin, teyzelerimizin başında gezen. Çok değil birkaç yıl öncesine kadar da yaygın bir gelenek ile baştan çıkarılıp yere atılınca her türlü kanı, kavgayı durduran şey. Peki, ne oldu üç gün önce Suriçi’nde? Kadının başındaki örtü yere düştü evladına doğru koşarken. Ne yapıldı? Durdu mu darp? Durdu mu şiddet? Kahvede oturmaktan korkan yurttaşlar haline geldik çoktan. Artık ‘’ne yapsak değişmeyecek dumanı’’ genzimizi yakıyor.

Güç bu hayattaki en güzel derslerden biri olmalıydı herkes için. Ulaşılmaya çalışılan ancak ulaştığını düşünen bireyleri zehirleyen. Bir incir çekirdeği içerisinde yaşamaya mahkûm ediliyoruz burada. Büyük değiliz. O çekirdeği dahi dolduramıyoruz ve sanıyorum ki tüm sorunlar da tam bu yüzden baş gösteriyor. İncir çekirdeğini dolduramadığımız için. İyide doldurmaya çalışmıyoruz ki bunu? Tamam anladık. En delikanlı sizsiniz ama hayattaki tek vasfı mesleğinin kaba icrası olan ve bunu da böbürlene böbürlene anlatan insanların bizden saygı beklemesi normal mi? Saygı bekleme falan da değil bu özür dilerim. Bizi korudukları için, geceleri uykuya dalmamıza vesile oldukları için onlara şükretmemizi istiyorlar.

Birincisi hiçbir meslek duygusal değildir. İkincisi de aynı şey insanlar için de geçerlidir. Sabahtan akşama kadar Allah lafzını dilden düşürmeyen, insanların dini ve milli duygu sömürücüleri sanırım yakın zamanlarda Allah demek değil de Allah olmak istiyor. Muhtemelen bir önceki cümleyi okuduğunuz için ‘’tövbe estağfurullah’’ diyorsunuzdur içinizden. Ancak özrü sadece sizden dilemekle birlikte bu konunun izahı artık mizahını yapıp iç dökemeyecek kadar büyüdü bence. Ben bu şehirde her gün farklı bir nedenden dolayı sokağa çıkmaya korkuyorum. Ben bu şehrin tarihi olduğuna, kadim olduğuna, değerler sahibi olduğuna falan inanmıyorum! ‘’Kimseye karışmayasaaaan’’ sözünün artık yerini ‘’gidip gelmamağ gelip görmamağ var haa’’ atfına bıraktığına inanıyorum. Her şey ürkütüyor beni her şey. Çarşıya gitmek ya da sokağa çıkmak gibi çok temel davranışlar bile. En çok ürküten ise ekmek almaya gitmek!

Şu ekmek mevzusu için iki boyutlu bir korku geliştirdim. İlki gidince ekmeğin fiyatının kaç lira olacağı, üzerime aldığım emanet paranın ekmeğe yetip yetmeyeceği, bu yaşa gelip ‘’eve ekmek getirememe’’ sözünün vücut bulmuş hali olma utancını yaşamayı gibi birçok etken ilk maddenin altında bekliyor beni. İkinci konu ise biraz daha ‘’İklimi ılıman, kendisinin ne olduğu pek anlaşılmayan’’ ülkemle ilgili! Yaşadıklarımız, gördüklerimiz malum! Artık duyacağımız şeye inanma devri bitti. İnanma için şahit olma devri bitti. Sözün hiçbir değeri yok. Mahalle hayatı yok, çocuklarımızı emanet edebileceğimiz kimseler yok ve en önemlisi de şu ki; ‘’bu ülkede ekmek almaya gidenler, geri dönemiyor evlerine!’’

Pankart yaparsanız yazarsınız üst cümleyi. Nasıl ki mülkün temeli adalettir, bizim de temelimiz şirk, yalan ve bitmeyen tanrılaşma arzusu olsun. Bitmeyen virgül tanrılaşma arzusu. Tanrı zaten bitmez ancak bunca şeye de göz yumunca insan bir düşünmüyor değil. Tövbe estağfurullah ailesi güçleniyor diyelim. Uzatmayacağım. Balkona çıkıp biraz hava almayı düşünüyorum. Bir magandanın düğün eğlencesine kurban edilebilirim, biliyorum. Din, hüküm, güç, devlet, polis, şiddet, elma, kan, limon, portakal, çöl, su, hurma, göz, yaş, Midyat, kaymakam, ayakkabı, boya, sandık, kadın, emek, ayıp, dolar, sus!  Ben gidiyorum.

Haydar Alper Eser
Haberdiyarbakir.Org
// Columnist
İletişim haberdiyarbakir.org@msn.com

Yorum Yazın

Reklam Alnı
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar