Reklamı Geç
Reklam
Diyarbakır
DOLAR32.6033
EURO34.8915
ALTIN2497.6
BTC/USD65311.72
Reklam Alnı
Songül Gök

Songül Gök

Mail: [email protected]

Reklam Alnı

Bu Derin Bir Tutku

Bu Derin Bir Tutku

Songül Gök
Haberdiyarbakir.Org
// Columnist
İletişim  haberdiyarbakir.org@gmail.com

Birçok yazarın kurguladıkları karakterlere kendi içsel dünyalarını yansıtmalarını ve kahramanın rolü ile kendi rolünü bütünleştirmesine tanıklık ederiz edebiyat dünyasında. İlhami Algör, ilk yapıtı olan “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” da içsel çatışmalarını (belirsizliğin getirdiği bunalım olarak yorumlamak da mümkün)gerek Müzeyyen karakterine gerekse baş kahramanına oldukça iyi bir harmanlamayla işlemektedir. Ütopik diyebileceğimiz hissiyatlarını bazen karma bir biçimde bazen de tekdüzelikle aktarırken okuyucuda hem heyecan ve merakı hem de sıkılmaları ara ara görmekteyiz. Müzeyyen karakteri baskın, dominant, asi, başına buyruk olmasının yanı sıra bir o kadar da duygusal, edebi, naif olması yönüyle ilgi çekmektedir. Tam olarak zıt sayamayacağımız özellikler taşımaktadır. Algör’ ün sessel özelliklere önem vermesiyle ve kitabı yazdığı dönemde “z” sesiyle daha ilgili ve haşır neşir oluşundan “Müzeyyen” ismi oldukça cazip gelmiştir yazara.

Müzeyyen ; kendinden güzel, doğal , bezenmiş, süslü anlamlarını taşımasından dolayı Algör karakterle bütünleştirmeyi oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir. Kitapta Kahraman Bakış Açısının kullanımıyla Algör baş kahramana herhangi bir isim vermemiştir. Sohbet havasını sezgileyen bu durum okuyucuda daha sempatik bir hissiyat oluşturmaktadır. Baş kahraman, mesleğinin yazar olması ve belirli baskın özellikleriyle ön plana çıkartılmıştır. Kahramanın empati duyusunun yüksek, vicdani sorgulamalarının, içsel hesaplaşmalarının ağırlıklı işlenmesi yazarlık kimliğiyle örtüşmesini sağlamaktadır. Algör, kahramanın içsel dünyasındaki huzursuzluğu ” Ya da bana öyle gelmişti. Bir şeyin gerçekte öyle mi olduğu yoksa bana mı öyle geldiği konusu her zaman kafamı karıştırırdı. Gerçi sezilerim, bir süre sonra hayat tarafından doğrulanırdı.

Ama her defasında ben, aradan geçen süre boyunca, “Doktor, acaba paranoyak mıyım?” başlıklı metinleri yazıp yazıp bozuyordum. Pek keyifli olmuyordu. Özellikle Müzeyyen’ in gözlerinden başka biri bakmaya başladıktan sonra, doktorla iç muhabbetim artmıştı. Bir şeyleri hissediyor, ama reddediyordum.”(Algör,1995,52)anlam yoğunluğu bakımından yalın bir dille ifade etmiştir. Karakterin , daha önce bu denli duyguların bilinmez siluetleriyle karşılaşmamasından kaynaklı öncekilere benzer ancak farklı duyguları aktarması, yoruma açık hâle getirmektedir kahramanın hissiyatlarını. Örneğin, kişinin kendine dahi söylemeye çekindiği korkuların(genellikle kaybetme ve unutma korkusu: insanı, hayvanı, düşünceyi, zaman dilimini, anısı olan nesneyi vs. değer verilen herhangi bir şey olabilir. Değer kavramının kişiden kişiye değişkenlik göstermesinden dolayı bu örnekler çoğaltılabilir.) gerçekleştiği anlarda oluşan duygularla da bağdaştırmak mümkün. Böylelikle Algör, olayları ve fiilleri okuyucuya kendi dünyasıyla uyumlama ve yorumlama fırsatı tanımaktadır. Bu fırsatla okuyucunun kitabı çok daha rahat benimsemesi olağandır. Ana kahramanlarda alışılagelmişin dışında karakterlerin zıtlıkları ve bir o kadar da benzerlikleriyle sağlanan uyum, konunun içeriğiyle tamamlanmış bulunmakta.

Yazarın doğum yeri (İstanbul // Suriçi) ve doğum tarihinden(22 Eylül 1955) kaynaklı sınıfsal diyebileceğimiz çatışmalara yalınlığıyla şahit olması kalemine yansımaktadır. Bu yansımaların dışında ”Ben bu adamı, deniz kenarı şehirlerin denize uzak tepelerinde, ağzı tülbentle süzgeçlenmiş plastik bidonlara kuyulardan su çekerken ve tülbende takılan kurbağaları tek eli ile kenara atarken görmüştüm.”(Algör,1995,31) yer yer halkın yaşam şartlarına, şartların farklılıklarına, farklılıkların (sınıfsal olarak ayrılabilir) sebebine keskin göndermelerde bulunmuştur. Türk toplumunda ki kadınların ayıp, yasak, günah olarak nitelendirdiği üçgen kalıbına sıkıştırıldığını da kaleme alması sadece ırk (Kürt ve Türk boğumlamasına ara ara yer verilmiştir.) ve statü ayrımı değil, ayrıca ahlak normlarının cinsiyetler üzerindeki farklılığa göre değiştiğini ifade etmektedir. Müzeyyen karakterinin hiçbir normu önemsemeyişiyle

toplumun belirli kesiminin (çok az bir bölüm) aklı, sorgulamayı ve ilerici bir görüşü benimsediğini üstü kapalı biçimde aktarmaktadır. Algör; yönetmenlik, reklam yazarlığı mesleklerini icra etmiştir. Yer aldığı film sektörünün son dönemlerinde “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” kitabını kaleme almıştır. Film sektörüyle içli dışlı olması Algör’ ü oldukça güncel tutmakta ve kişiler üzerindeki ön izlenim yorumunu da güçlendirmektedir. Bu özelliklerin kitaba yansıması güncellik ve kültürel zenginlik bakımından destekleyici niteliktedir. Kitabın üslubunda oldukça teknik bir dil kullanılmıştır. Yerel film dünyasından Sadri Alışık, düşünceyi geliştirme yolları/yöntemleri alt başlıklarında sık sık verilmektedir. Alıntı yapma, örnekleme ve tanık gösterme yöntemlerinin ağırlıkla Sadri Alışık üzerinden yapılması(özellikle film dünyasına hakim olmayan okuyucu kitlesi için)ara ara okuyucuyu bunaltacak etkiyi yaratmakta ve akıcılığı engellemektedir.. Edebi Sanatlardan(Söz sanatlarından) nesnelerde intak(konuşturma), teşhis(kişileştirme) ve teşbih(benzetme) sanatının kullanımı yazım teknik dilini güçlendirmektedir. Somutlama tekniğinin ve gözlemlemenin ağırlıklı işlenmesi betimlemelere canlılık vermektedir. Okuyucuyu yormayacak şekilde işlenen betimlemeler, yalınlığı ve açıklığıyla sürükleyiciliğini ön plana çıkarmaktadır. Böylece yazar, okurun zihin dünyasını yönetme yetkisini ele almaktadır. Algör, bu ele alışı oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirmektedir. Anlatım biçimlerinden, tartışmacı anlatım biçiminin kullanımı yazar ve okuyucu arasındaki enerji akışını engelleyen görünmez saydam duvarın erimesine yardımcı olmaktadır.

Bu noktada Algör, okurun düşünce dünyasına çok daha rahat dokunabilmektedir. Yer yer bilinç akışının kullanımı okuyucuda sıkkınlık oluşumunu engellemektedir. Ayrıca bu yöntemle odağı metne toplayıp okuyucunun yüksek merak güdülerini harekete geçirmektedir. Türk edebiyat dünyasında pek karşılaşılmayan iç monolog ve bilinç akışı tekniğinin bir arada kullanımını İlhami Algör başarılı bir biçimde kullanmıştır. Kelime oyunlarıyla okuyucuyu iyice kitaba bağlamayı gerçekleştirmektedir. Çoğunlukla uzun cümleleri tercih eden Algör’ ün yer yer anlatım bozukluğu yaptığı görülmektedir. Anlatım bozukluğunun okuyucuda kafa ve anlam karışıklığı yaratmasının yanı sıra kitabın üslup bakımından estetiğinin bozulmasına neden olmaktadır. İmla kurallarında titiz davranan İlhami Algör; yoğun olarak virgül, noktalı virgül ve kesme işareti kullanımını tercih etmektedir. “Sokak Dili” olarak tanımladığımız konuşma şeklinde, baskın olarak argo sözcüklerin yer edinmesi Algör’ de natüralizm akımının etkilerinin olduğunu yansıtmaktadır. Ayrıca Müzeyyen karakterinin toplumun örf, adet, ahlak normlarının dışında olmasıyla da natüralizm akımı görülmektedir. İlhami Algör’ ün kendi görüş, düşünce, duygu ve yaşanmışlıklarına kitapta sık sık ve çıplak bir şekilde karşılaşmak mümkündür. ” Film montajcısıydım. Mesleki manyaktım. İşimi oyun gibi yapar, patronu beni çalıştırdığı duygusundan ve zevkinden mahrum eder ya da titizlenir, müşteriyi hasta ederdim. Neticede yine kapıyı göstermişlerdi. Bu kapıları tanıyordum. Kapanırken enteresan sesler çıkarıyorlardı.”(Algör,1995,52) alıntılamasıyla da Algör’ ün mesleği yaşantısını baş kahramana işlemesini görmekteyiz.

“Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” kitabına genel olarak bakıldığında İlhami Algör’ ün ilk eseri olmasına rağmen çok başarılı bir anlatımda bulunduğunu görmekteyiz. Üslup/biçim yönünden kullanılan edebi sanatlarla desteklenen metin, ara ara yoğun kullanımdan okuyucuda sıkkınlık oluşturmaktadır. Düşünceyi geliştirme yöntemleri/yoluyla metin yeterince desteklenip merak, heyecan duygularıyla akıcılık(sürükleyicilik)sağlanmıştır. Kullanılan belirli teknikliklerle yalınlık, açıklık ön plana verilmiştir. İçerik yönüyle yazarın kendi hayatından izler çizmesi natüralizmi vurgulamaktadır. Yazarın, kalıpların kırılmasını aşk ve ayrılık üzerinden oldukça başarılı şekilde yansıttığını söyleyebiliriz.

Kaynak:  E kitap Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku // İlhami Algör: İstanbul, İletişim Yayınları,1995,43 APA(Algör, 1995, 31) APA(Algör, 1995, 52) APA(Algör,1995,52) https:///bilinc-akimi-teknigi/ http://www.edebiyatbilgileri.com/9/soz-sanatlari  Kitap Eleştirisi  Songül Gök : Fakat Müzzeyen Bu Derin Bir Tutku İlhami Algör (Günceleme Tarihi 10.01.2023 - 21.06)

Yorum Yazın

Reklam Alnı
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar